بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ اْلعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ
عَلٰى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ
وَعَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
“Her türlü hamd âlemlerin Rabbi Allah’a
mahsustur.
Salât ve Selâm Peygamberimiz
Hz.Muhammed’e
ve O’nun ehl-i beytine ve ashabının
hepsine olsun.’’
İsm-i A’zam : الإسم الأعظم : Allah’ın en büyük ismi anlamında
bir tabir.
Bedîüzzaman Saîd
Nursî Hazretlerinin İsm-i A’zam Hakkında Bir İzahı
Şudur:
‘‘İsm-i A’zam herkes için bir olmaz, belki ayrı ayrı oluyor. Meselâ, İmâm-ı Âli (r.a) hakkında فَرْدٌ حَىٌّ قَيُّومٌ حَكَمٌ عَدْلٌ قُدُّوسٌ altı ismidir.’’
‘‘İsm-i A’zam herkes için bir olmaz, belki ayrı ayrı oluyor. Meselâ, İmâm-ı Âli (r.a) hakkında فَرْدٌ حَىٌّ قَيُّومٌ حَكَمٌ عَدْلٌ قُدُّوسٌ altı ismidir.’’
(Risâle-i Nur Külliyatı’ndan Lem’âlar, 30.Lem’â sh. 399-Hayrat
Neşriyat)
Bu Altı İsm-i
A’zam’ın Anlamı :
فَرْدٌ : O, tek ve bir
olan Ferd’dir.
حَىٌّ : Hayatı ezelî ve ebedî olan Hayy’dır.
قَيُّومٌ : Bütün mevcudât kendisiyle varlıkta kalan
Kayyûm’dur.
حَكَمٌ : Adalet ve hikmetle
hükmeden ve kullarının menfaatine olanı yaratan Hakem’dir.
عَدْلٌ : Sonsuz adâlet sahibi olan
Âdl’dir.
قُدُّوسٌ : Her noksanlıktan münezzeh olan Kuddüs’tür.
Türkiye
Diyânet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nde İsm-i A’zam’ Hakkında Şöyle
Denilmektedir:
İsm-i a‘zam
hakkında nakledilen hadislerden Esmâ bint Yezîd(r.a), Ebû Ümâme (r.a), Büreyde
b. Husayb (r.a), Enes b. Mâlik (r.a)ve Hz. Âişe (r.a) yoluyla gelen rivayetler
mevcuttur.
(Sünen-i İbn Mâce, Duâ: 9, Ebû Dâvûd, Salât:358 Hadis No:1496)
Bunların dışında
kalan ve dolaylı olarak ism-i a‘zamı ilgilendiren rivayet ise Übey b. Kâ‘b (r.a) yoluyla gelmiştir
(Müsned, V, 142; Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 258; Ebû Dâvûd,
“Vitir”, 17).
Adı geçen ilk
iki sahâbî ile Übey b. Kâ‘b(r.a)’dan gelen rivayetlere göre Hz.
Peygamber
(s.a.v), İsm-i A‘zamın Bakara, Âl-i İmrân ve bir rivayette Tâhâ
sûresinde yer
alan
( اَللّٰهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ )
“Allāhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm”
cümlesinden
ibaret olduğunu söylemiştir.
Hz.Büreyde (r.a) ve Hz.Enes
b. Mâlik (r.a) yoluyla gelen rivayetlerin metinleri farklı da olsa tevhid ilkesini
içermekte ve Resûl-i Ekrem’in şu ifadesiyle sona ermektedir:
“Bu duayı yapan
Allah’ın ism-i a‘zamı ile dilekte bulunmuş olur. Allah, ism-i a‘zamı anılarak
kendisinden talepte bulunulduğunda talebi yerine getirir, ism-i a‘zamla dua
edildiğinde duayı kabul eder”
(Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 120, 158, 245, 265; V, 350, 360;
Sünen-i İbn Mâce, Duâ: 9).
Hafız İbn-i Hacer’in ism-i a‘zam hakkında nakledilen rivayetlerin sened açısından tercihe en uygun olanı diye nitelediği Hz.Büreyde (r.a) hadisi birkaç kelime farkı ile İhlâs sûresine benzemektedir:
(اللهم
إني أسألك بأنك أنت الله الأحد الصمد الذي لم يلد ولم يولد ولم يكن له كفوًا أحد)
“Allâhım! Senin
Allâh, Ehâd ve Sâmed oluşunu, doğurmak, doğmak, dengi ve benzeri bulunmak gibi
beşerî özelliklerden münezzeh bulunuşunu vesile edinerek senden talepte
bulunuyorum”
(Sahih-i Buharî Şerhi,Fethu’l-bârî, XII, 527)
Âlimlerin
ism-i a‘zam ile ilgili görüşlerini üç kısımdır :
1- Rivayetlerde yer alan a‘zam kelimesi “büyük, yüce” anlamındaki azîm
yerine kullanılmıştır.
Buradaki yücelik, harflerden oluşan isme değil; onun
delâlet ettiği zâta aittir. Kul samimiyetle dua ederse dileği kabul
edilir.
2- İsm-i a‘zam aslında var olmakla birlikte Kadir gecesi, dua ve
ibadetlerin
makbul olduğu
cuma gününde gizlenmiş özel vakit gibi sadece Allah
tarafından
bilinmektedir.
Yine İsm-i a‘zam esmâ-i hüsnâ içinde olabilir.
Kulun
duygulandığı her ilâhî isim de olabilir (İmam
Suyûtî, II, 135-136).
3- İsm-i a‘zam mevcut olup insanlar tarafından bilinmektedir. Bu
isme
“en büyük” denilmesinin sebepleri
sadece kâinatı yaratan ve yöneten en
yüce varlığa
nisbet edilmesi, içeriğinin zengin ve sevabının çok olması ve
duaların kabulüne vesile teşkil etmesi gibi
hususlardır.
İsm-i a‘zamın
hakkında nakledilen metinlerin bir kısmı hadislere
dayanmakta, bir
kısmı da şahsî tahminlerle belirlenmektedir.
(Fethu’l-bârî, XII, 526-527; İmam Suyûtî el-Hâvî li’l-fetâvâ,
II, 136-139)
Bunların başında
Allah ismi (اَللّٰهُ) Allâh (c.c) veya O’na râci “hüve” (هُوَ) (O
zamiri) gelmektedir. Ayrıca besmele, kelime-i tevhid, esmâ-i hüsnânın tamamı,
Allahümme, rabbi rabbi, mâlikü’l-mülk, zü’l-celâli ve’l-ikrâm ve Hz. Yûnus
(a.s)’ın duası olan Enbiyâ Sûresi 87.ayeti kaydedilebilir.
( لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ
الظَّالِمِينَ )
“Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn”
‘‘ Senden başka
ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden
oldum.’’
(TDV, İslâm
Ansiklopedisi, ism-i-a’zam maddesi.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder