Perşembe, Eylül 25, 2008

OTUZ SENEDE NELER ÖĞRENDİN?

OTUZ SENEDE NELER ÖĞRENDİN?

Büyük Mutasavvıf Şakîk-ı Belhî (kuddise sirruhu) Hazretleri talebesi Hatim-i Esam'a sordu:

Otuz senedir benden ilim tahsil ediyorsun? Neler öğrendin?

Sekiz şey öğrendim efendim.

• Neymiş bu sekiz şey?

• Birincisi, halka baktım, herkes kendine bir arkadaş, bir dost seçmiş. Herkesin dostu, kabre kadar arkadaş oluyor. Definden sonra çekip geliyor. Düşündüm, ben öyle bir dost bulmalıyım ki, devamlı arkadaşım olsun, kabirde de beni yalnız bırakmasın. Böyle bir arkadaş ise ancak sâlih amel olurdu. Ben de onu seçtim.

•Güzel seçmişsin. Diğerleri ne?

•İkincisi, halka baktım, çoğu nefsine esir olmuş. Hâlbuki Kur'ân-ı Kerîm’ de, nefsine hâkim olan kimsenin yerinin Cennet olduğu bildirilmektedir. Kur'ân-ı Kerîm’ in hak olduğunu bildiğim için nefsime esir olmadım, onunla mücâdele edip Hakkın emrine boyun eğmek mecburiyetinde bıraktım.

•Allah seni mübarek etsin!..

Üçüncüsü, halka baktım, dünyanın fâidesiz meşgalesi içine boğulmuş didinip duruyorlar. Bir şey kazandık zannederek onunla seviniyorlar. Hâlbuki Kur'ân-ı Kerîm’ de, insanların kazandıkları ne kadar çok olursa olsun tükeneceği, fakat Allah'ın indindekilerin ise bakî olduğu bildirilmektedir. Senelerdir kazandıklarımın tükenmemesi için, âhiret azığı olarak hep bâkî kalmak üzere Allah'ın indine emânet ettim. Ya'nî dine hizmet eden müesseselere ve diğer hayır hasenata verdim.

• Çok güzel etmişsin.

•Dördüncüsü, halka baktım, kimisi şerefi akrabasının çokluğunda görüyor, kimisi kibirlenmekle şeref sahibi olacağını zannediyor, kimisi sülâlesi ile iftihar ediyor. Hâlbuki Kurân-ı Kerîm’ de en şereflilerin takva sahihleri olduğu bildirilmektedir. Ya'nî bütün haramlardan kaçarak Allah emrine uymaktır. Ben de takva sahibi olmayı seçtim.

•Çok güzel...

• Beşincisi, halka baktım, bazısı mal ve makam sevgisi yüzünden birbirine haset ve buğz ediyorlar. Hâlbuki taksimatın ezelde sabit olduğunu ve bunu kimsenin değiştirmeğe gücünün yetmeyeceğini bildiğim için hiç kimseye haset etmedim. Hak Teâlâ’ nın taksimatına razı oldum. Kimseye buğz etmeden helâlinden kazanmağa çalıştım.

• Ne iyi yapmışsın ve ne iyi söylüyorsun.

• Altıncısı, halka baktım, bazıları nefsânî garaz ve şeytanî vesveseler yüzünden birbirine düşmanlık ediyor. Hâlbuki Allahu Teâlâ, "Şeytan sizin düşmanınızdır." buyuruyor. Şeytanı kendime düşman bildim. Onun hilesine düşmemeğe çalıştım. Allah’ın emrine uyarak doğru yolda yürümeğe gayret ettim.

• Güzel etmişsin ey Hatim.

• Yedincisi, halka baktım.

Bazısı dünyalık ihtiyâçlarını kazanmak için nefsine esir düşerek haram ve şüpheli şeylerden kaçamıyorlar. Halbuki Kur'ân-ı Kerîm’ de her canlının rızkının Allahu Teâlâ’ ya ait olduğu bildirilmektedir. Ben de yeryüzündeki canlılardan birisiyim. Allahın benim de rızkımı tekeffül ettiğini bildim. Bu bakımdan harama el uzatmadım. Rızkımın helâl yoldan gelmesine çalıştım.

• Güzel etmişsin.

• Sekizincisi, halka baktım. Kimi malına mülküne, kimi mesleğine, kimi sanatına, kimi bileğine güveniyor. Kimi diplomasına, kimi oğluna kızına, kimi kendine bırakılan mirasa güveniyor. Hâlbuki herkesin güvendiği bir şey vardır. Hâlbuki Kur'ân-ı Kerîm’ de, tam bir tevekkül ile Allah'a güvenip dayanan kimseye Rabbimizin kâfi geleceği bildirilmektedir. Sebeplere sarılarak tam bir tevekkül ile Allah' a itimat edip O'na güvendim.

•En güzelini yapmışsın ey Hatim. Allah seni muvaffak etsin. Hakîkaten dört kitapta mevcut olan ilim ve ma'rifetin bu sekiz temel üzerinde bulunduğunu gördüm. Bu sekiz usûl ile âmel eden kimse dünya ve âhiret seâdetini kazanmış olur.

Hiç yorum yok:

basmalah_sparkling

Arama Motoru / Search