Perşembe, Şubat 26, 2009
Salı, Şubat 24, 2009
Kur’an-ı Kerîm, Âl-i İmrân Sûresi 103. Ayet-i Kerîmesi ve Meâl-i Şerîfi
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ
مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Bakara Sûresi 274. Ayet-i Kerîmesi
Cumartesi, Şubat 21, 2009
Bediüzzaman Said en-Nursî (r.a)_Risale-i Nur Külliyatı_Mesnevi-i Nuriye_Hatime
Mesnevî-i Nuriye - Şûle - Dualar üç kısımdır
Arab’ın Eşeği
Adam hemen hızla eve gider. Alet edevatlarını getirir.
İşin beklemeye tahammülü yok! Uzun bir sopa ,bir çekiç,bir miktar çivi ve bir de büyükçe bir tabaka mukavva getirir.
Mukavvanın üzerine şöyle yazar: “Ey eşek tarlamdam çık!”
Sonra mukavvayı uzun sopaya çakar.
Çivi ve çekiçle tarladaki ekinleri yemekte olan eşeğin yanına varır
Elindeki pankartı kaldırır ve sabahın köründen itibaren elinde pankartla dikilir.
Tâ güneş batıncaya kadar fakat eşek çıkmaz! Adam şaşkındır.
Belki de eşek pankartta ne yazıldığını anlamamıştır?
“Yani bir zirve toplar” İnsanları kuyruklar halinde dizer.
Ellerinde pankartlar: “Ey eşek tarladan çık “Eşeğe ölüm!”
Başlarlar slogan atmaya: “Çık ey eşek, çıkmazsan fena olur!” Eşek eşek !
Ertesi gün de güneş batar.
Adam evinde başka bir şey yapmaya girişir.
Tarla sahibi hazır. Tarlanın bir kısmından vazgeçmeye.Eşek yemeye devam eder, dönüp bakmaz bile. Üçte birini sana vermeye razı!
Eşek yine cevap vermez. “Yarısını verecek!” Eşekte yine cevap yok.Peki peki!
İstediğin kadar alanı sen belirle ama belirlediğin alanın dışına çıkma. Eşek başını kaldırır.
Artık yiye yiye iyice doymuştur. Tarlanın kenarına doğru biraz ilerler, kalabalığa bakar ve düşünür. İnsanlar sevinirler.Nihayet eşek anlaşmaya yanaştı. Tarla sahibi tahtaları getirir.Tarlayı ikiye böler ve ???????
Eşeğin olduğu hisseyi ona bırakır.
Tarla sahibinin hissesine dalmış.Otlamaya burada devam ediyor. Kardeşimiz tekrar pankartlara müracaat eder ve mitinglere.
Herhalde başka bir köyden gelme.
Çocuk kalabalıkları yararak, tarlaya girdi. Eşeğin yanına vardı.
sokarlar ve çocuğun “şehit olduğu” haberini etrafa yayarlar.
Çarşamba, Şubat 18, 2009
Beş Hükme Göre Sabrın Bölümlere Ayrılması
YâSîn Sûresi (71-73). Âyet-i Kerîmeleri ve Meâlleri
YâSîn Sûresi (71-73). Âyet-i Kerîmeleri ve Meâlleri
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ (٧١)
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ (٧٢)
وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ أَفَلَا يَشْكُرُونَ (٧٣)
(71) Görmediler mi ki, muhakkak Biz onlar için (kudret) ellerimizin yaptıklarından dörder ayaklı hayvanlar yarattık, artık bunlara mâliktirler.
(72) Ve onlara bunları musahhar (itaatkar) kıldık. Artık bunlardan onların binecekleri (hayvanlar) vardır ve bunlardan yiyiverirler.
(73) Ve onlar için bunlarda menfaatler ve içilecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
Cumartesi, Şubat 14, 2009
Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terketmek lâzımdır
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terketmek lâzımdır:
1- Dünyanın ömrü kısa olup, sür'atle zeval ve guruba gider. Zevalin elemiyle, visalin lezzeti zeval buluyor.
2- Dünyanın lezaizi zehirli bala benzer. Lezzeti nisbetinde elemi de vardır.
3- Seni intizar etmekte ve senin de sür'atle ona doğru gitmekte olduğun "kabir", dünyanın zînetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez. Çünki dünya ehlince güzel addedilen şey, orada çirkindir.
4- Düşmanlar ve haşerat-ı muzırra arasında bir saat durmakla dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki müvazene, kabir ile dünya arasındaki aynı müvazenedir. Maahaza, Cenab-ı Hak da, bir saatlik lezzeti terketmeye davet ediyor ki, senelerce dostlarınla beraber rahat edesin. Öyle ise, kayıdlı ve kelepçeli olarak sevkedilmezden evvel, Allah'ın davetine icabet et.
Fesübhanallah, Cenab-ı Hakk'ın insanlara fazl u keremi o kadar büyüktür ki, insana vedia olarak verdiği malı, büyük bir semeni ile insandan satın alır, ibka ve himaye eder. Eğer insan o malı temellük edip Allah'a satmazsa, büyük bir belaya düşer. Çünkü o malı uhdesine almış oluyor. Halbuki, kudreti taahhüde kâfi gelmiyor. Çünkü arkasına alırsa, beli kırılır; eli ile tutarsa, kaçar, tutulmaz. En nihayet meccanen fena olur gider, yalnız günahları miras kalır
( Bediüzzaman Said en-Nursî(r.a),Mesnevi-i Nuriye )