Salı, Kasım 04, 2008

Hz.Mevlânâ’ nın Mesnevisinden bir Nükte

Hz.Mevlânâ’ nın Mesnevisinden bir Nükte

Ey hakikati arayan kişi !

Bu ağzı bağla. Yani çok yemekten, çok konuşmaktan vazgeç.

Çünkü bunlar, hakikat âlemi için birer göz bağıdır.

Fazla yemenin ve değersiz şeyler konuşmanın mânâ âlemini müşahede etmeye engel olduğunu gör. (s. 257)

Yürü, çabucak kendine bir Hakk dostu ara…

Böyle yaparsan Allah senin dostun olur, yardımcın olur. (s. 258)

Mevlâna Celâleddin Rûmî, Mesnevî

Tercüme: Şefik Can, Ötüken Neşriyat

Hikem-i Ataiyye’den Bazı Nükteler

Abdulkerîm ibn-i Ataullah İskenderî (kuddise sirruhu)


 بسم الله الرحمن الرحيم


الحمد لله والصلاة والسلام على رسول الله وعلى آله وأصحابه أجمعين
 

Allah’ı bulan neyi kaybeder ?  ve O'nu kaybeden neyi kazanır ?

Himmet ve kerametlerin en keskin ve hızlısı bile kader surlarını delip geçemez.
 
İbadetler ayakta duran bir takım şekil ve suretlerden ibarettir. Bu şekillerin ruhu ve 
özü ise kendilerinde bulunan ihlasın sırrıdır.
 
O' ndan bir şey istemen O' na töhmet ve ithamdır. O' nu istemen O' na gaybettir.
O' ndan başka bir varlığı arzu etmen O' ndan olan haya ve utanmanın azlığındandır. O' ndan başkasından bir şey istemen ise O' na olan uzaklığındandır.
 
Bidayet ve başlangıçta Allah' a dönmek, nihayet ve vuslattaki başarının işaretlerindendir.

Ey Rabbine Dua eden adam ! Duada ısrarlı olduğun halde duanın kabulünün gecikmesi seni ümitsizliğe düşürmesin. Çünkü Cenâb-ı Hak, senin istediğin şeyi, senin istediğin anda kabul etmeyi sana va’d etmedi; senin için kendi dilediği şeyi, kendi dilediği zamanda kabul etmeyi va’d etti. 

Dünyanın ve maddenin şekilleriyle aynası kirlenmiş olan kalp nasıl parlar.
Şehvetleriyle bağlanmış olan kalp Allah’a doğru nasıl yol alır.
Gafletlerin kirinden temizlenmemiş olduğu halde Allah’ın huzuruna girmeyi nasıl arzu eder, Saçma sapan şeylerden vazgeçmeden sırların inceliklerini anlamayı nasıl ümid edebilir?

Her türlü günah, gaflet ve şehvetin temeli ve kaynağı nefisten razı olmaktır. Her türlü itaat, yakaza ve iffetin kaynağı ise ondan razı olmamandır.

İbadet ve taat yapamadığında üzülmemen, hata ve günah işlediğinde ise pişmanlık duymaman kalbin ölüm işaretlerindendir.

Karanlık nefsin ordusu olduğu gibi nur da kalbin askeridir. Allah kuluna yardım yapmak istediği zaman nurlar ordusuyla onun imdadına koşar. Karanlık, zulmet ve ağyarın ilgisini ondan keser.

Allah’ın katında değer ve kıymetini öğrenmek istiyorsan, hangi işte seni ikame ettiğine, seni hangi amelde tuttuğuna bak.

Senin O’ndan istediğin şeylerin en hayırlısı O’nun senden istediğidir.

Seni kendi yaratıklarından ürküttüğü zaman iyi bil ki, O sana kendisiyle üns ve dostluk kapısını açmak istemektedir.

Namaz, günahlardan pisliklerden kalplerin temizlenmesi ve gayb kapılarının insana açılmasıdır.

Namaz, münacâat yeri ve samimi dostlukların kaynağıdır. Sırların meydanları namazda genişler, nurların parıltıları da ondan doğar.

İsrail, Türkiye’den kaçırılan paralarla kuruldu...

İsrail, Türkiye’den kaçırılan paralarla kuruldu...

‘İsrail ve Siyonizm Kıskacında Türkiye’ kitabından dolayı Asil Sami Aci adlı Yahudi bir vatandaşın şikayeti üzerine hakkında 312. maddeden dava da açılan Prof. Dr. Cemal Anadol ile Siyonizm’i ve diğer pek çok konuyu konuştuk. Prof. Dr. Anadol, Ariel Şaron’a ‘alçak’ derken, Siyonizm’in kanlı yüzünü ve hedeflerini anlatıyor.

Türkiye’nin yeraltı zenginliklerinin çıkarılmasının kimler tarafından engellendiğini, Yahudiliğin din kitaplarında ‘Yahova sahtekârdır’ dendiğini, Türkiye’nin 11 Eylül’ü olarak nitelendirilebilecek bir olayı Nuri Paşa Hadisesi’nin (
Sütlüce Katliamı
) detaylarını, İsrail’in Türkiye’den kaçırılan paralarla kurulduğunu, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin kim tarafından Mason Locası olarak nitelendirildiğini, İsrail Parlamentosu’ndaki Nil’den Fırat’a kadar uzanan haritayı, ekonominin kötü olmasından dolayı pazarlardan meyve sebze artıkları toplayan müdürleri, şefleri anlatan Cemal Anadol, iktidarlara özel toplantılarda neleri yapacaklarının, neleri yapmayacaklarının söylendiğini belirtti. Anadol, Dinlerarası Diyalog hakkında ise oldukça farlık bir yaklaşım sergiliyor. (İ.A)

‘Yahova, namussuzdur’ diye kendileri yazmışlar…

Kitabınızın adı ‘
İsrail ve Siyonizm Kıskacında Türkiye
’ …

Dur bir dakika. Birinci kitabım Siyonizm’in Oyunları. Otuz sene evvel çıktı. Bu kitaptaki pek çok şey orada da vardır. Ancak hiç kimsenin sesi çıkmadı. Çıkmazdı. Çünkü, arada temel kaynaklar var. Kur’an-ı Kerim var. Çocuk oyuncağı değil. Şurayı bir parça oku. (Bana, Ahmet Tekin’in yazdığı Kur’an’ın Anlaşılmasına Doğru adlı kitabının ek bölümünde yer alan indeksten Yahudilerle ilgili ayetleri okutuyor. Seslice okuyorum. Bölümde; “Yahudiler, Yahudi olmayan herkese düşmandırlar, Yahudiler, Tevrat’ı tahrif (değiştirmek) etmişlerdir, Yahudiler anlaşmalara uymazlar, Yahudilerden dost olmaz, Yahudilere sır verilmez, …” vb … yazıyor. İ.A) Kur’an-ı Kerim bu. Herhangi birinin yazdığı yazı değil. Yahudilerin bazı kitapları var. Kendileri hazırlamışlar. Tevrat, Muharref Tevrat’tır. Tahrif edilmiş Tevrat’tır. Bunların kitapları çeşit çeşittir. Hıristiyanların kitapları da öyle çeşit çeşittir. Yahve veya Yahova, onların Allah’ıdır. Yahve, ahlaksızdır, Yahve, namussuzdur, Yahve bilmem nedir diye kendileri yazmışlar.

Bunu kendileri mi söylüyor?

Tabi. Çeşitli kitapları var ya onların. Talmudları falan.

Şaron, dünyanın en alçak adamıdır.

O kitaplarda ‘Yahova sahtekârdır’ falan mı deniyor?

Tabi, tabi. Benim kitabı okursanız görürsünüz. Kim ne diyebilir? Bugün Ariel Şaron ortada. Yetimhaneleri bombalıyor. Hastaneleri bombalıyor. Çocuğu getiriyor, kurşuna diziyor. Televizyonlar gösteriyor. Dünyanın en alçak adamlarından bir tanesi, Ariel Şaron. Biz yazmışız. Yazmayalım mı?

Ne yazdınız?
Bunları yazmışız.
Bush da Putin de alçaktır
Ariel Şaron alçaktır diye mi yazdınız.

Budur işte… Bunun gibi insanlık düşmanları çok. Bugün Rusların başındaki adam da insanlık düşmanı. ABD’nin başındaki adam da insanlık düşmanı. Bunlar günün birinde hesabını verecekler bunun. Aynı şekilde Sırp kasabı falan da var.

Yahudiler rahatsız olmuyor mu yazdıklarınızdan?

Yahudiler… Orada (kitapta) bazı şeyler var. Onların üzerinde hiç duramıyorlar. Duramazlar. ‘Bile bile hakaret ediyor’ diyorlar. ‘Bizi küçültüyor’ vesaire diyorlar. Hâlbuki kendi kitaplarında geçiyor. Mesela, Nuri Paşa Hadisesi var kitapta.

Türkiye’nin 11 Eylül’ünü Yahudiler yaptı

Ne zaman oluyor bu olay?

1948 senesinde. Arap-İsrail harbinin en civcivli zamanı. Meşhur kahraman Nuri Paşa. Yani Kafkas İslam Ordusu’nun komutanıyken Azerbaycan’a gidip orada Hükümet kurmuş olan adam. 1948’de bir hadise oldu. (Olay, 2 Mart 1949’da olmuştu. İ.A) Ben o zaman 15 yaşındaydım. Nuri Paşa Mısır’a gitti. Külliyetli miktarda silah ve cephane siparişi aldı. Buraya geldiği günün ertesi günü silah fabrikasında yangın çıktı. O tarihte 30 tane Yahudi çalışıyordu orada. 30 kişiden hiçbirisi fabrikada yoktu. Tıpkı ikiz kuleler hadisesi gibi. İkiz kulelerdeki Yahudiler de olaylar sırasında yoktu. Fabrikada bir kapı açıktı o sırada. Eğer o kapı kapanmazsa İstanbul’un büyük bir kısmı havaya uçabilirdi. Nuri Paşa içeriye girdi kapıyı kapattı. Paramparça oldu. Parçası bile bulunamadı. Hükümet ört bas etti. İsmet İnönü Hükümeti. İsmet İnönü’nün başka olayları da var biliyorsunuz. Yunanlılar, Ege Adalarını ‘Işıkları sizden görünüyor’ diyerek bize vermek istedikleri zaman ‘Dünyayı karşıma alamam’ demişti.

İşportacı Yahudi’yi, fabrikatör yaptık

Yahudilerle ilgili mağdur halk izlenimi var

Hayır. Mağdur değil. Problem bizde. Eskici Yahudi’yi, işportacı Yahudi’yi fabrikatör Yahudi yaptık. Cumhuriyet tarihi boyunca biz bu adamları böyle yaptık. Mesela Ermenistan’da hiç Türk yok. Türkiye’de 70 bin Ermeni var. Bu bir tezat teşkil etmiyor mu? Ayrıca bazı milletlerin kendi devletleri var.

İsrail, Türkiye’den kaçırılan paralarla kuruldu

Bu devletler nasıl bir yapıda?

1948’de kurulmuş olan İsrail. İsrail, Türkiye’den kaçırılan paralarla kuruldu. Buna niye itiraz etmiyorlar. İsrail’in dörtte biri Türkiye’den kaçırılan paralarla finanse edilmiştir.

Sonuçta ‘Gerçekleri yazıyorum’ diyorsunuz. Ayrıca “En büyük sömürücü Yahudilerdir” diyorsunuz. Bunu açar mısınız biraz?

Dünyadaki hadiselere bakarsanız görürsünüz.

Kuklanın ipleri Yahudi’nin elinde

Kitabınızda Siyon Protokolleri, Bilderberg falan geçiyor. Masonlardan bahsediyorsunuz. Bunları kukla varsayarsak, kuklacı Yahudiler mi diyorsunuz?

Tabi tabi… Kuklanın ipleri Yahudi’nin elinde.

Milli Olimpiyat Komitesi, Mason Locasıymış

Mesela Bilderberg toplantılarına Devlet Bakanı Ali Babacan da katılmıştı. Bu toplantılarda ne konuşulduğu ve ayrıntılar kesinlikle söylenmiyor. Ve katılanlar ülkelerinde önemli yerlere geliyorlar diye bir kanaat var. Örnek, Mesut Yılmaz. Başbakan oldu. Ne dersiniz?

Benim başımdan da geçti. Gazeteci Haluk Sam vardı. Öldü. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nde. Onunla zaman zaman dalaşırdık. Zaman zaman da güzel konuşurduk. Dedi ki ‘Biz mason locasıyız. Bize kimse karışamaz’ Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi için söylediği söz. Ben de bunu manşet yaptım, Bizim Anadolu Gazetesi’nde.

Olimpiyatlarda etkin olan kitleden bahsediyoruz değil mi?

Tabi. Devletin oluk gibi para akıttığı bir yer. Ben uluslararası atletizm hakemiyim. Uluslararası atletizm hakemi olmak için Dönme, Mason ya da Yahudi olmak lazım değil. Yalnız Atletizm’de lazım değil. Basketbol’da lazım.

Neden?

Kaç kişi uluslararası hakem olmuşsa onların hepsi ya Yahudi’dir ya Mason’dur ya da Sabetaist’tir. Ya da karısı Yahudi’dir.

Siyonizm işte bu

Pek çok kişi ‘Her şeyi Siyonistler yapıyor’ deyince bunu söyleyenler saplantılı insanlar olarak niteleniyor.

Zaman zaman, falan hükümet filan hükümet zamanında devlet adamlarımız İsrail’e gidiyor.

Knesset’te arkalarına baksınlar.

Başbakan Erdoğan da gitmişti.

Gidenleri Knesset’te (
İsrail Parlementosu
) götürüyorlar. Adam orada oturuyor. Arkasına dönüp baksa Nil’den Fırat’a kadar uzanan harita var.

İsrail Meclisi’nde Türkiye’yi de içine alan bir harita mı var?

Evet. Siyonizm işte bu. Siyonizm’in hedefi bu.

Peki, bunu T.C. Başbakan’ı bilmiyor mu?

Bilmesi lazım. Ben okuduğuma göre onun da bilmesi lazım. Şimdi öyle bir mesele ki bu. Oraya giden adamlar, bunu bilmezler mi? Yani nasıl Rumların Enosis ideali varsa. Yahudilerin de Ermenilerin de idealleri var. Biz de bu idealler arasında hala dostluk peşinde koşuyoruz bu adamlarla. Sizce mümkün mü bu? Türkiye’ye İMF yetkilileri geliyor. Al onu içeriye, biraz sıkıştır Yahudi olduğunu göreceksin. Bunların hepsinin başında Yahudiler var.

Şefler, müdürler pazardan artık topluyor

Türkiye’nin ekonomik sorunlarını kim oluşturuyor? Para onların elindeyse, parayı yönlendirmeyi de onlar mı yapıyor?

Tabi. Adam resmi dairede çalışıyor. Müdür olmuş, şef olmuş. Bekliyor. Pazar kapansın da. Gitsin o çürük meyveleri, sebzeleri alsın, götürsün, yemek yapsın diye. Türkiye’de 23 milyon insan açlık sınırında. Bunun sebebi de işte, Yahudiler. Paraya da karışıyor. ‘Sizi AB’ye alacağız’ da demiyor. Biz kendi kendimize gelin-güvey oluyoruz. Adamlar öyle bir iş yapıyorlar ki. Bütün tarım ürünlerini çıkarttırmıyorlar. Kendilerine göre çıkartıyorlar. Bor… Bütün madenler … Toryum falan … Hepsi kapandı. Şimdi Türkiye hiçbir şey çıkaramaz. Hiçbir şey yapamaz.

Kendi ülkemizin madenlerini…

İzin vermez ki. Kendi kapatıyor zaten.

Kuklanın ipleri başka yerde

Türkiye yaklaşık 3 yıl önce tek başına bir iktidara devredildi.

Evet, olsun.

Bu iktidar ‘Ben şunları yapacağım, şunları yapmayacağım’ diyerek mi; ya da ‘Sen şunları yapacaksın, şunları yapmayacaksın’ mı deniyor?

Özel toplantılar oluyor ya. Orada söylüyorlar onlara zaten. Yapmayacaksın. Falan ya da filan meseleyi yapmak onların elinde değil. Onu dışardan zaten hallediyorlar. Kuklanın ipleri başka yerde.

Dinlerarası Diyalog hakkında ne düşünüyorsunuz?

Olmaz öyle şey! Diyalog. Ne diyalogu !?

Prof. Dr. Cemal Anadol kimdir?

Enver Paşa, İngiliz General Towsend’i esir alan Halil Paşa ve Sütlüce Faciası’nda ölen Nuri Paşa ile kan bağı var. Gazeteci, yazar, atletizm hakemi, basketbol hakemi… İş hayatı ve sendikalar konusunda yazı yazan en eski yazar, hayatta olan en eski polis muhabiri. Pek çok gazetede ve dergide muhabirlik ve yazarlık yaptıktan sonra şimdilerde Azerbaycan’da yayın yapan Respublika Gazetesi’nin Türkiye temsilciliğini ve aylık Yeni Kuvayı Milliye Dergisi’nde başyazarlık yapıyor. 1933 İstanbul doğumlu olan yazarın onlarca kitabı bulunuyor. Tarihin Işığında Ermeni Dosyası, Türk Kültür ve Medeniyeti, Atatürk ve Sanat, Köroğlu, Türkiye'de Din ve Vicdan Hürriyeti, Çeçenler - Çağımızın Gerçek Kahramanları, Türkler - Tarihe Hükmeden Millet, Yunus Emre - Gönüller Sultanı, İsrail ve Siyonizm Kıskacında Türkiye bunlardan bazıları. (İ.A)


(Milli Gazete)

MÜNEBBİHAT

MÜNEBBİHAT

İbni Hacer el Askalani (r.a)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

Resululllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur :

"İki haslet vardır ki ondan daha faziletli bir şey yoktur.Bunlar; Allah' (c.c) a iman etmek ve müslümanlara faydalı olmaktır.

İki şey de vardır ki ondan daha kötü bir şey yoktur. Onlar ise ; Allah'a ortak koşmak ve müslümanlara zarar vermektir."

Hz.Ebu Bekir (r.a) şöyle buyurmuştur :

"Kabire azıksız (hazırlıksız) girmek, gemiye binmeden denize girmek gibidir."

Hz.Ömer (r.a) de şöyle buyurmuştur:

"Dünyanın izzeti mal (zenginlik) iledir. Ahiretin izzeti ise güzel ameller iledir."

Hz.Osman (r.a) da şöyle buyurmuştur :

"Devamlı dünya işleri ile uğraşmak kalbi karartır. Ahiret işleri ile uğraşmak ise kalbi nurlandırır."

Hz.Ali (r.a) de şöyle buyurmuştur :

"İnsanın ilmi istemesi cenneti istemesi gibidir. Kötü şeyleri (boş , faydasız ) istemek ise cehennemi istemek gibidir."

Bazı hikmet sahipleri de buyurmuşlardır ki : "Küçük günahları önemsemeyenler, büyük günahlara kapı açarlar."

Hz.Ali (r.a) şöyle buyurmuştur :

"Allah' ın katında, insanların en hayırlısı ol;

Kendi katında, nefsini insanlardan aşağı gör;

İnsanların yanında da ise, onlardan biri ol."

Şair bir şiirinde şöyle diyor :

"Günahlardan tevbe etmek insanlara elzemdir. Günahları terk etmek ise daha elzemdir."

"Dünyanın insanın üzerindeki tasarrufu hayret vericidir . İnsanın gafleti ise daha hayret vericidir."

" Her gelecek şey yakındır. Fakat ölüm daha yakındır."

Bazı hikmet sahipleri şöyle buyurmuşlardır :

"Haya, erkekte olursa güzeldir. Fakat haya, kadında olursa daha güzeldir."

"Adalet herkeste olursa güzeldir. Fakat adalet, amirlerde olursa daha güzeldir."

"Tevbe yaşlıda olursa güzeldir. Fakat tevbe, gençte olursa daha güzeldir."

"Cömertlik zenginde olursa güzeldir. Fakat cömertlik, fakirde olursa daha güzeldir."

Şair bir şiirinde şöyle diyor :

"Günahlarımı düşündüm çok gördüm. Ama Rabbimin rahmeti ise daha çok."

Şakik'i Belhi (rh.a) den :

"Allah'a ihtiyacın ne kadarsa ona göre amel işle, ömrün ne kadar ise dünyaya öyle çalış,

Allah'ın azabına dayanma gücün ne kadar ise ona göre günah işle,

Cennetteki makamını ne kadar istiyor isen ona göre hazırlık yap."

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

Öyle bir gün gelecek ki benim ümmetim beş şeyi sevip beş şeyi unutacaklar. Onlar;
1- Dünyayı sevip ahireti unutacaklar.
2- Hayatı sevip ölümü unutacaklar.
3- Sarayları, köşkleri sevip kabri unutacaklar.
4- Malı (zenginliği, serveti) sevip (onun) hesabını unutacaklar.
5- Yaradılanları sevip yaradanı unutacaklar.

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur :

Altı şey altı yerde gariptir: Onlar;
1- İçinde namaz kılınmayan mescid o yerde gariptir.
2- İçinde Kur’an olupta okunmayan evde Kuran gariptir.
3- Saliha (iyi huylu, ibadetinde) bir kadın fasık (kötü huylu,zalim) bir kocanın elinde gariptir.
4- Salih bir koca fasıka bir kadının elinde gariptir.
5- Bir toplulukta bir alim bulunur da o topluluk o alimi dinlemezlerse alim orada gariptir.
6- Fasık bir hafızın hıfzındaki Kur’an da gariptir.

Hz.Osman ( r.a ) şöyle buyurmuştur :

"Şu kimselere şaşıyorum ki ;

Ölümü bildikleri halde çok gülüyorlar,

Dünyanın fani olduğunu bildikleri halde tümüyle dünyaya çalışıyorlar,

Hesabı bildikleri halde mal biriktirip duruyorlar,

Ateşi (cehennem ) bildikleri halde günah işlemeye devam ediyorlar,

Allah ( c.c ) 'ı hakkıyla bildikleri halde onu çok az zikrediyorlar,

Cenneti bildikleri halde dünya ile oyalanıyorlar ve

Şeytanı bildikleri halde ona uyuyorlar".


Bazı Hikmet Sahipleri Şöyle Buyurmuşlardır :

" Zenginlerin cimri olmaları,

fakirlerin kibirli olmaları,

alimlerin tamahkar olmaları,

kadınların hayasız olmaları,

yaşlıların dünyaya bağlanmaları,

gençlerin tembel olmaları,

idarecilerin zalim olmaları,

kulların ibadetinde riyakar olmaları kadar, kötü bir şey yoktur."

ŞAİR NÂBİ’Yİ AĞLATAN ŞİİR

ŞAİR NÂBİ’Yİ AĞLATAN ŞİİR

Şair Nâbi, Sultan 4.Mehmet döneminde hacca gitmek üzere bir kısım devlet erkânıyla birlikte yola çıkar. Kafile Medine-i Münevvere'ye yaklaşmıştır. Vakit gecedir. Resulullah (s.a.v) Efendimiz' e bir an önce ulaşma özlemiyle Nâbi'nin gözüne uyku girmemiştir. Fakat kafiledeki bir paşa, hem de ayaklarını kıbleye doğru uzatmış, uyumaktadır.
Hz. Peygamber'in (s.a.v) beldesinde, edebe aykırı böyle bir gaflet halini bir türlü hazmedemeyen ve çok üzülen Nâbi, içinden gelen bir ilhamla kasidesini bir anda irticalen söyleyiverir. Kafile şafak vakti Medine-i Münevvere' ye girmektedir.

Ravza-i Mutahhara' nın minarelerinden sabah ezanı okunmaktadır. Müezzin, ezanın ardından Türkçe bir kaside okumaya başlar. Nâbi, dikkat eder, okunan kendi şiiridir. Hemen minarenin kapısına koşar. Müezzine,

"Allah aşkına, okuduğun bu kasideyi nereden öğrendin?" der.

Müezzin şöyle cevap verir: "Bu gece rüyamda Rasûlullah Efendimiz'i (s.a.v) gördüm, bana dedi ki: "Ya müezzin kalk yatma. Benim ümmetimden bana âşık bir zât benim kabrimi ziyarete geliyor. Muhabbetinden benim için şu kasideyi söylemiştir. İşte bu cümlelerle minareden onu istikbal et." dedi. Ben de hemen kalktım. Abdest aldım. Hz.Peygamberimiz' in iltifatına mazhar olan âşık acaba kimdir diye düşünerek minareye koştum. Öğretildiği gibi okudum."

Nâbi, "Ümmetimden mi dedi?" diyerek sevincinden oracığa bayılıp düşer.

İşte Şair Nâbi'nin Hz.Peygamber (s.a.v) aşkıyla söylediği kaside:

Sakın terk-i edebden...
Sakın terk-i edebden kûy-i Mahbûb-i Hudâ'dır bu
Nazargâh-i ilâhidir, Makam-ı Mustafâ'dır bu
Felekde mâh-i nev, Babüsselâm'ın sîne-çâkıdır
Bunun kandili Cevzâ, matla'-i ziyâdır
Habib-i Kibriyâ'nın hâbgâhıdır fazilette
Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ'dır bu.

Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil
Amâdan açdı mevcûdât düş çeşmin tûtiyâdır bu.
Muraât-ı edep şartıyla gir Nâbî bu dergâha
Metâf-ı Kudsiyandır cilvegâh-ı enbiyâdır bu.

Açıklaması:

Burası Allah'ın sevgilisinin beldesidir. Cenâb-ı Hakk'ın nazar buyurduğu, Ravza-i Nebî'dir. Bu gökteki yeni ay, Bâbüsselam kapısının yüreği yanık aşığıdır. Ayın kandili Cevzâ yıldızı bile ışığının nurunu ondan almaktadır. Burası, Allah'ın (c.c) sevgilisinin ebedi istirahatgahının, türbesinin bulunduğu yerdir ve fazilet bakımından Cenâb-ı Hakk'ın arşının bile üstündedir. Bu toprağın ziyasından, yokluğun karanlıkları ortadan kalktı. Bütün yaratılmışların görmeyen gözleri açıldı, çünkü bu toprak, gözlere şifa veren sürmedir. Bu dergaha edep ölçülerini gözeterek gir; çünkü burası meleklerin tavaf ettiği ve peygamberlerin tecelli ettiği bir yerdir

basmalah_sparkling

Arama Motoru / Search