Cuma, Temmuz 25, 2014

Ramazan ayında Sahurdan sonra uykuya dikkat !



Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Aksu, Ramazan ayında yaşanan uyku yoksunluğunun bağışıklık sistemini doğrudan etkilediğini belirtti.
Oruç tutanların, uyku düzeninin en az beslenme düzeni kadar önemli olduğuna dikkati çeken Murat Aksu, "Sahurdan sonra uyunmuyorsa gece yatış saatinin mutlaka erkene çekilmesi gerekiyor" dedi.
Ramazan ayında beslenme ile beraber uyku düzeninin de değişmesinin olumsuz etkilerini en aza indirmek için oruç tutanların "en az iki saat" formülüne dikkat etmeleri gerektiğini ifade eden Murat Aksu, sahurdan sonra ya hiç uyunmaması ya da en az iki saat uyunması gerektiğini söyledi.
Ramazanda oruç tutanların uyku ve beslenme düzenlerinin kritik sonuçlar doğurabileceğini dile getiren Aksu, ramazanın insan metabolizmasını çok etkileyen bir dönem olduğunu vurguladı. Aksu, uzun süre aç kalınmasının, kan şekeri değerlerini de sürekli değiştirdiğini, aynı şekilde uyku uyanıklık düzeninde de değişikliğe yol açtığını kaydetti.
Bu durumun uyku sağlığı için olumsuz etkiler oluşturabileceğini anlatan Murat Aksu, şöyle devam etti:
"Bu olumsuzlukları engellemenin en iyi yolu, akşam iftarda alınan besinlerde aşırıya kaçmamak ve akşam boyunca da aralıklı olarak besin alımına devam etmektir. Akşam yatış saati ile son alınan yemek arasında yaklaşık iki saatlik bir süre olması çok önemlidir. Uyku yoksunluğunu engellemek için eğer sahurdan sonra tekrar uyunmuyorsa, yatış saatini erkene çekmek gerekmektedir. Sahurdan sonra tekrar uyku için yatılıyorsa, uyunacak sürenin en az iki saat olması ve sahurda alınan gıdaların fazla miktarda olmaması çok büyük önem taşır. Çünkü iki saatten daha kısa süreli uyku, hem vücudumuz için gerekli olan uyku ihtiyacımızı karşılamaz, hem de bizi gün içinde uyanık tutmaz"
İnsan vücudu için gerekli uyku süresini doldurmanın hayati önem taşıdığına işaret eden Murat Aksu, "Uyku yoksunluğu yaşanırsa, bunun vücut üzerinde etkileri olumsuz olur. Bağışıklık sistemi bozulabilir, belli fonksiyonlar, işlevini yitirebilir, konsantrasyon eksikliği yaşanabilir. Bu yüzden ramazanda oruç tutmaya göre değişen uyku koşullarını sağlıklı bir uyku düzenine göre ayarlamak gerekiyor" diye konuştu.





Ramazan'da sağlıklı zayıflamak mümkün

Ramazan ayında zayıflamanın oruç tutulmayan döneme göre biraz daha zor olduğunu belirten uzmanlar, oruçluyken de beslenme uzmanı kontrolünde sağlıklı bir zayıflama süreci geçirilebileceğini bildirdi.
Ramazan'da sofraların şenlendiğine, menülerin zenginleştiğine ve buna bağlı olarak da iştahların açıldığına dikkat çeken uzmanlar, normal bir günde iştahı kontrol edemezken manevi bir duyguyla yeme davranışının durdurulabileceğine işaret etti.
Medicalpark Elazığ Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Murat Kurt,  Ramazan ayında beslenme alışkanlıkları ve kilo vermeyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ramazan'da tansiyon problemi olan kişilerin oruç tutmasının sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebildiğine değinen Murat Kurt, "Ramazan ayında oruç tutarken de bir beslenme uzmanıyla sağlıklı bir zayıflama süreci geçirebilir, haftada ortalama 0.5-1 kg verebilirsiniz." dedi.
Ramazan sürecinde kilo verimi programlarında 2 ana öğün olarak sahur ve iftarın kabul edildiğini ifade eden Murat Kurt,  "Kalan tüm vakitlerde ara öğün şeklinde kalori dağıtımı yapılır. Metabolizma hızının düşmemesi için ara öğün sayısı sıklaştırılır. Ramazan'da yapılan hatalardan biri oruç açıldıktan hemen sonra hızlı yemek yemektir. Hızlı yemek yeme, midede baskıya neden olur ve spazm oluşur ve Ramazan'da hazımsızlıkların en büyük nedeni de hızlı yemek yenmesidir. Ramazan boyunca uygulanacak bir diyet tedavisi sizi kilo almaktan korur ya da olan kilonuzu sabit tutmanızı sağlar ve en önemlisi sağlıklı bir Ramazan geçirmenize neden olur." diye konuştu.
"TATLILARA DİKKAT EDİLMELİ"
Tatlıların Ramazan'da sıkça akla geldiğini fakat yüksek kalori içerdiğini belirten Murat Kurt, "Sütlü tatlılar, dondurma ve meyveler en düşük kalorili ve sağlıklı tatlılardır. Tüm bunların yanında asıl önemli olan bu tatlıyı hangi zamanda tükettiğinizdir. Tatlılar yemekten en az 1 saat sonra tüketilmeli ve mutlaka porsiyonlara özen gösterilmelidir." uyarısında bulundu.
Ramazan'da oruç tutmaya bağlı mide ve bağırsak hareketlerinde zayıflama olacağı için lif ve posa içeriği tüksek olan besinler tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Murat Kurt,  "Özellikle sebzeli yemekleri tercih edip, salatanızı asla sofranızdan eksik etmeyiniz. Bol lif alımı kan şekerinizin ani yükselmesini engelleyecektir ve daha çabuk tokluk hissi yaşamanızı sağlayacaktır. Özellikle meyveler iftardan gece uyuyacağınız vakte kadar ara öğün şeklinde azar azar tüketilebilir ve hem mide hareketlerini düzenlemiş hem de günlük mineral ve vitamin gereksiniminizi sağlamış olursunuz. Özellikle ananas, vişne ve kara üzüm gibi meyveler antioksidan içeriğiyle vücudunuzda oluşan zararlı bileşiklerle savaşılmasına yardım edecektir." şeklinde konuştu.
Kaynak: CİHAN






Ramazan'da kolay sindirimin doğal ilacı

Ramazan ayında iftar ve sahurda oluşabilecek sindirim sorunlarının şalgam suyu tüketimi ile aşılabileceği belirtildi.
Ramazan ayının mevsim sıcaklıklarının en yoğun olduğu aylara denk gelmesiyle birlikte hem hava koşulları hem de aç kalınan sürenin uzunluğu, sağlıklı bireylerin bile sağlığını tehdit eder duruma getiriyor. İftar ve sahurda yenebilecek ağır yemekler beslenme alışkanlığı değişen bünyede problemlere neden olabiliyor. Vücut dengesinin korunmasında ise en büyük yardımı sindirimi kolaylaştırıcı etkisiyle şalgam suyu sağlıyor. Vücut için doğal ve katkısız bir besin kaynağı olan şalgam suyunun en önemli hammaddesi mor havuç, A vitamini deposu. Bu özelliğiyle göz sağlığına da katkısı bilimsel olarak kanıtlanan şalgam suyunun insan sağlığına faydaları saymakla bitmiyor. Vücuttaki toksinleri atan, bağırsakları çalıştırarak fazla kiloların atılmasına yardımcı olan ve A,B,C vitaminleri bakımından önemli bir kaynak olan şalgam suyunun ayrıca hücre yenileyici özelliği de bulunuyor.
AÇLIKLA GELEN STRESİ AZALTIYOR
Şalgam suyunun insan sağlığı ve vücuduna faydalarını sıralayan Diyetisyen Gülser Melis Zorgör, şunları söyledi: “Ramazan Ayı, tüm vücudu alışkın olduğu ritmin dışına çıkardığı için yediklerimize ve içtiklerimize özellikle dikkat etmemiz gereken bir dönem. Özellikle yaza denk gelen ramazan aylarında ayrıca bilinçli davranmalıyız. Çünkü iftar ile sahur arasındaki sürenin kısa olması sebebiyle iftarda yenilen yiyecekler yatarken henüz hazmedilmiş olmayacağından çok fazla mide- sindirim rahatsızlıkları ile uyku sorunları yaşatıyor. Bu noktada ramazan ayında sağlıklı kalmak adına bol sıvı tüketilmesi, çok ağır ve yağda kızarmış yiyeceklere rağbet edilmemesi ve hamur işleri ile şerbetli tatlılardan uzak durulması gibi hepimizin bildiği uygulamalar dikkate alınmalı. Bunların yanında iftar ile yatağa gidilen sürede hazmı sağlamak için şalgam suyu içilmesini öneriyoruz. Yemeklerle birlikte, yemeklerden önce veya sonra içilecek bir iki bardak şalgam suyu hazmı kolaylaştırıcı etkisiyle sindirim sistemini hızlandırır. Bu sayede dolu bir mide ile yatağa girilmemiş ve sahurda tüm günü rahat geçirebilecek kadar yemek yeme imkanı elde edilmiş olur”
Şalgam suyunun hazmı kolaylaştırmasının yanında birçok faydaları olan bir içecek olduğunun altını çizen Melis Zorgör, “İçeriğinde A, B, C grubu vitaminleri barındıran şalgam suyu, idrar söktürücü etkisiyle böbrek kumu ve taşının düşürülmesine de yardımcı olur. Hücre yenileyici ve vücuttaki toksinleri atıcı özelliği iyi bilinen şalgam suyu içeriğindeki kalsiyum ve potasyum ile ramazanda açlığın vereceği stresi de önleyip, sinirleri yatıştırır. 100 mililitresinde sadece 3 kcal olan şalgam suyu, içeriğinde şeker barındırmadığından diyabet hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir içecek. Metabolizmayı hızlandırarak zayıflamaya yardımcı olan şalgam suyunu, tuz içerdiğinden, sadece tansiyon hastalarının ve hamilelerin dikkatli tüketmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.



RAMAZAN AYINDA SIKÇA SORULAN SORULAR ve CEVAPLARI

1-Astım hastalarının kullandığı sprey orucu bozar mı?
Astımlı hastaların, sağlığı oruç tutmalarına uygun olup başka bir hastalıkları da yoksa, rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç orucu bozmaz.
2-Göz ve burun damlası orucu bozar mı?
Damlanın yok denilebilecek kadar çok az bir kısmının, sindirim kanalına ulaşma ihtimali bulunmaktadır. Göz ve burun damlasının bu kadar miktarı affedilmiş kapsamında değerlendirilmekte ve orucu bozmadığı kabul edilmektedir.
3-Dil altı ilacı orucu bozar mı?
İlaç ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dil altı kullanmak orucu bozmaz.
4-Endoskopi, kolonoskopi yaptırmak, makat veya kadının cinsel organından ultrason çektirmek orucu bozar mı?
Endoskopi veya kolonoskopi yaptırmak; makattan veya kadının cinsel organından ultrason çektirmek; yeme, içme anlamına gelmemekle birlikte, çoğunlukla cihaz içinden su verildiği için oruç bozulur. Ancak söz konusu işlemlerde cihazlann kullanımı sırasında sindirim sistemine su, yağ ve benzeri gıda özelliği taşıyan bir madde girmemesi durumunda endoskopi, kolonoskopi yaptırmak, makat veya kadının cinsel organından ultrason çektirmek orucu bozmaz.
5- İdrar kanalının görüntülenmesi, kanala ilaç akıtılması orucu bozar mı?
İdrar kanallarına giren cihazlar veya akıtılan ilaçlar orucu bozmaz.
6-Anestezi orucu bozar mı?
Lokal anestezi, orucun sıhhatine engel değildir. Bölgesel ve genel anestezide serum verildiği için oruç bozulur.
7-Kulak damlası ve kulağın yıkattırılması orucu bozar mı?
Kulak ile boğaz arasında da bir kanal bulunmaktadır. Ancak kulak zarı bu kanalı tıkadığından, su veya ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa damlatılan ilaç veya kulağın yıkattırılması orucu bozmaz. Ancak kulak zarının delik olması durumunda, kulak yıkattırılırken suyun mideye ulaşması mümkündür. Bu itibarla, orucu bozacak kadar suyun mideye ulaşması halinde oruç bozulur.
8-Fitil kullanmak orucu bozar mı?
Gıda verme özelliği bulunmayan fitillerin makattan kullanılması yemek ve içmek anlamına gelmediği için orucu bozmaz. Kadının cinsel organı ile sindirim sistemleri arasında ise bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu itibarla kadının cinsel organından kullanılan fitiller de orucu bozmaz.
9-İğne yaptırmak, hastaya serum ve kan vermek orucu bozar mı?
Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmaz. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Hastaya serum veya kan verilmesi de aynı hükme tabidir.
10- Diyaliz orucu bozar mı?
Böbrek yetmezliği hastalarına uygulanan diyaliz, periton diyalizi, hemodiyaliz olmak üzere iki çeşittir. Hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden gerçekleştirilen hemodiyalizde oruç bozulmaz. Diğer diyaliz çeşitlerinde ise, vücuda gıda içerikli sıvı verildiği için oruç bozulur.
11-Anjiyo yaptırmak orucu bozar mı?
Halk arasında anjiyo olarak bilinen gerek anjiyografi, gerekse anjiyoplasti operasyonlarındayemek ve içmek anlamı bulunmadığından, oruç bozulmaz.
12-Biyopsi yaptırmak orucu bozar mı?
Tahlil amacıyla vücudun herhangi bir organından parça alınması (biyopsi), orucu bozmaz.
13-Kan vermek orucu bozar mı?
Oruçlu iken kan vermek orucu bozmaz.
14-Merhem ve ilaçlı bant orucu bozar mı?
Deri üzerine sürülen merhem, yapıştırılan ilaçlı bantlar orucu bozmaz.
15- Oruçlu iken diş fırçası veya misvak kullanılabilir mi?
Diş fırçalamak oruca zarar vermez. Mekruh da değildir. Boğazdan kaçırmamak şartıyla macun da kullanılabilir.
16-Yağmur, kar ve dolunun yutulması orucu bozar mı?
Ağza giren yağmur, kar veya doluyu isteyerek yutmak, su içme kapsamında değerlendirildiği için orucu bozar. Fakat, kişinin kastı olmaksızın boğaza inen yağmur, kar ve dolu orucu bozmaz.
17-İstifra etmek orucu bozar mı?
İstifra etmek, kasten yapılmadığı durumlarda orucu bozmaz. Kasten yapıldığında ise, sadece ağız dolusu olması halinde bozar.
18- Hata ile veya unutarak bir şeyi yemek veya içmek orucu bozarmı
Unutarak bir şey yemek ve içmekle oruç bozulmaz. Unutarak yiyip içtikten sonra orucunun bozulmuş olduğu zannıyla veya gece niyetlenmeyip gündüz niyetlendikten sonra, gündüz yapılan bu niyetin niyet sayılmayacağı zannıyla günün geri kalan kısmında bilerek bir şey yiyip içmek veya cinsel ilişkide bulunmak orucu bozar.
19-Ramazan'da cünüp olarak sabahlamak caiz midir?
Sabah namazının vaktini geçirmemek kaydıyla cünüp sabahlamak caiz ise de ibadete başlarken temiz olmak düşüncesiyle daha önce gusletmek uygundur. Adet ve lohusalıktan temizlenen kadınlar için de aynı durum geçerlidir. Cünüp olarak sabahlayan kimsenin gerekli dikkati göstermek şartıyla, gusül abdesti alması gerekir.
20-Kadınlar adet ve lohusa hallerinde oruç tutabilirler mi?
Kadınların adet ve lohusa hallerinde tuttukları oruç geçerli değildir.
21-Oruçlu iken ihtilam olmak orucu bozar mı?
Oruçlu iken rüyada ihtilam olmak orucu bozmadığı gibi, gusletmeyi geciktirerek cünüp olarak sabahlamak da oruca bir zarar vermez. Ancak, zorunlu bir durum olmadıkça, hemen boy abdesti alınmalıdır.
22-Parfüm ve kolonya orucu bozar mı?
Parfüm veya kolonya sürünmek ve koklamak orucu bozmaz.
23-Oruçlu iken diş tedavisi yaptırılır mı?
Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak diş çektirmesi, kanla karışan tükürüğün yutulmaması kaydıyla orucu bozmaz. Aynı şekilde, kan veya başka bir şey yutulmaması şartıyla diş tedavisi de yaptırılabilir.
24-Sakız çiğnemek orucu bozar mı?
Günümüzde üretilen sakızlarda, ağızda çözülen katkı maddeleri bulunduğundan, ne kadar itina edilirse edilsin bunların yutulmasından kaçınılması mümkün değildir. Bu sebeple bu tür sakız çiğnemek orucu bozar.
25-Zekat kimlere farzdır?
Bir kimsenin zekat vermekle mükellef olması için müslüman, hür, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve asıl ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı (80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı) mala sahip olması gerekir. Bu farzın sahih olarak ödenebilmesi için ehline verilmesi ve verilirken de niyet edilmesi gerekir
26- Zekaat vermenin belirli bir zamanı var mıdır?
Zekat vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir.
27-Alacağın zekatının verilmesi gerekir mi?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekatlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekatı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatlar da ödenmelidir. İnkar edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekatının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacaklı bu tarihten itibaren zekat mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekat ödemez.
28-Kimlere zekat verilir?
"Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir." (Tevbe sûresi, 60.âyet)
29-Kimlere zekat verilmez?
Ana, baba, eş ve çocuklara, müslüman olmayanlara ve zenginlere zekat verilmez.
30-Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?
Aldıkları zekat ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe sûresinin 60. âyetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekat ve fitre verilebilir.
31-Fitre ne zaman vacip olur?
İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak zekat nisabı kadar malı parası bulunan her hür müslümanın Ramazan bayramının birinci günü sabahı tan yeri aydınlanırken fitre vermesi vacip olur. Daha önce ve daha sonra vacip olmaz. Ancak verilirse geçerli olur. Fitre ve kurban nisabı hesabına katılacak malın ticaret için olması şart olmadığı gibi elinde elinde bir yıl kalmış oması da lazım değildir. Bayramın birinci günü sabah namazı girdiği anda nisap miktarı kadar mala malik olmak şarttır.
32- Fitre kimlere verilmez?
Zekattaki gibi ana babaya, dedeye,buyuk anneye, evlada, toruna, hanıma ve Müslüman olmayanlara fitre verilmez.
33-Vekaletle fitre verilebilir mi?
Fitre olduğunu niyet etmek suretiyle vekaletle fitre verilebilir.
34-Fitre verirken fitre olduğunu söylemek gerekir mi?
Fitre olduğunu kişinin niyet etmesi yeterlidir. Verilen kişiye fitre olduğunu söylemekgerekli değildir.
35-Fitre vermek için akfl-baliğ olma şartı var mıdır?
Küçük çocuğun ve akıl hastasının malları varsa bunların fitreleri mallarından verilir. Baliğ olmayan çocukların malı yoksa bunların fitresini velileri verir.
36-Geçmiş senelerde verilmeyen fitreler verilir mi?
Verilir. Kaza edilmiş olur.
37-Yolculuk sebebiyle oruç tutamayan kimsenin fitre vermesi gerekir mi?
Bir özrü olsun olmasın oruç tutmayanın fitre vermesi gerekir.
38-Doğmamış çocuğun fitresini vermek gerekir mi?
Gerekmez.
39-Yurt dışında olan bir kişi fitresini kendi yurdundaki ölçüye göre verebilir mi?
Yurtdışında yaşayan bir kimse fitresini kendi ülkesinde verebilir. Bunu verdiği zaman ülkesininbelirlenen miktarına göre verir.
40- Kişinin fitresini bulunduğu yerde vermeyip memleketine veya başka bir yere göndermesi caiz midir?
Fitre veren kişinin bulunduğu yerden başka bir yere fitresini göndermesi caizdir. Ancak fitrenin bayram namazından önce ihtiyaç sahibine ulaştırılmasına dikkat edilmelidir.
Kaynak:

Bu bilgiler, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun Kararları ve Türkiye Diyanet Vakfı İlmihali’nden alınmıştır.

Bilinçli tutulan oruç kalbi koruyor

Sağlıklı bireylerde tutulan orucun, kalp damar hastalığı riskini arttırmadığı, tam tersine kalp sağlığı için faydalı olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Ancak kalp hastalarında bu durum biraz farklı.
Central Hospital'den Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Sinan Coşkun Turan, orucun kalp hastaları için faydalarını ve dikkat edilmesi gereken hususlarını anlatıyor:
Sağlıklı kişilerde yapılan çalışmalar, doğru şekilde tutulan orucun yararlı olabileceğini gösteriyor. Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti'nin araştırma sonuçlarına göre, oruç tutanlarda damar sertliğinin daha az olduğunu, insülin duyarlılığının arttığını, oruç sayesinde kalp damar sistemindeki pıhtılaşma mekanizmaları, kolesterol ve koroner kalp hastalığı için bir risk faktörü olan homosistein gibi maddeler üzerinde olumlu yönde değişimler olduğu ve strese dayanmanın kolaylaştığı belirtilmiştir. Bu sonuçlarla, orucun koroner kalp hastalığından koruduğu, koroner kalp hastalarında ise hastalığın ilerlemesini önlediği veya azalttığı görülmüştür.
Yetersiz ve dengesiz beslenme, kalp krizi ve felç riskini arttırıyor
Oruç tutarken iftarda alınan gıdalara özellikle dikkat edilmesi gerekir. Yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak için süt ve süt ürünleri, et- yumurta, kuru baklagiller, sebze-meyve ile ekmek ve tahıl grupları tercih edilmelidir. Ağır yemeklere dayanan bir oruç, sağlığa yararlı olmak bir yana, kalp krizi ve felç riskini arttırmaktadır. Hava sıcaklığı nedeniyle kaybolan su ve mineral kaybını telafi için, iftardan itibaren sahur sonuna kadar bol su ve ayran, taze sıkılmış meyve-sebze suları alımına özen gösterilmelidir. Oruç sırasında hiçbir sıkıntı yaşamayan, ancak yemeklere aşırı yüklenmelerinden dolayı acil ünitelerine kalp krizi, felç, tansiyon veya şeker koması belirtileriyle başvuran hastalar olmaktadır.
Kalp hastalarında oruç tutmak, hastalığın türüne ve kişinin durumuna göre değişir
Oruç tutarken kalp hastalıklarını belirli kategorilere ayırarak incelemek gerekir. Kalp hastalarının oruç tutması hastalığın türüne, derecesine, kişinin durumuna, kişinin oruçtan ve iftarda beslenmeden ne anladığına göre değişir. Hiçbir yakınması olmayan, oturduğu yerde bile nefesi tıkanan, tansiyonu yükselen/çok düşen veya odasındaki klimanın altında masa başında görev yapan, işi gereği güneşin altında tarlada ya da inşaatta çalışmak zorunda olan bir kalp hastası için oruç değişkenlik gösterir. Ramazanda oruç tutabilecek kalp hastaları olduğu gibi, kesinlikle tutmaması gerekenler hastalar da vardır.
Ramazanda Oruç Tutması Sakıncalı Kalp Hastaları
• Durduğu yerde veya günlük sıradan işlerde bile göğüs ağrısı, nefes daralması, çarpıntı, baş dönmesi-göz kararması yaşayan, tansiyonda aşırı düşme veya yükselmelerin sık yaşandığı ve bundan dolayı gün içinde çok sayıda ilaç kullanması gereken hastalar.
• Son birkaç ay içinde kalp sorunu nedeniyle acil ünitesine başvurmuş veya hastaneye yatırılarak tedavi görmüş olanlar.
• Son 3 ay içinde kalp ameliyatı geçirmiş olanlar.
• Yakın zamanda iki veya daha fazla bayılma atağı veya buna yakın tablo yaşamış olan hastalar.
• Tansiyon düşürücü ve idrar söktürücü etkili çok sayıda ilaç kullanmak zorunda olan, düzenli tedaviye rağmen hastalık belirtilerinin sık nüksettiği, tansiyondaki aşırı düşme veya yükselmelerin henüz kontrol altına alınamamış hastalar.
• Kalp hastalığına ciddi böbrek yetersizliği veya insülin gerektiren şeker hastalığının eşlik ettiği hastalar.
Bu durumlar söz konusu değilse, hastayı takip eden doktorun da onay vermesi kaydıyla kalp hastaları oruç tutabilir. Oruç tutmasına müsaade edilen kalp hastalarının dikkat etmesi gereken koşullar vardır, bunlar sağlıklı kişiler için de geçerli olan durumlardır.
Kalp Hastalarının Oruç Tutarken Dikkat Etmesi Gereken Hususlar
• İftarda tokluk oluşana kadar yemek önemli hatalardan biridir. Doymaya meydan vermeden, yavaş yiyerek ve sadece açlığı yatıştırıp sofradan kalkılmalıdır. İstenen şeyler daha sonra mideyi doldurmadan ve 2 saat aralıklarla yenebilir.
• İftardan sonra en azından her saat başı bir bardak su içilmelidir.
• Aşırı yağlı yemekler ve tatlılar yerine daha hafif gıdalar tercih edilmelidir.
• Sahura kalkmadan oruç tutmak önemli bir hatadır. Uyku bölünse bile sahura kesinlikle kalkılmalı ve az da olsa bir şeyler yenilmelidir. Sahur yemeği kahvaltı gibi hazırlanmalı ve sahurda çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Çünkü sahurda ne kadar çok yenirse ve kan şekerini yükselten tatlılar ne kadar fazla tüketilirse, gün içinde o kadar çabuk acıkılır.
• Öğlen saatlerindeki uyku, son derece dinlendiricidir ve vücuttaki bütün stresi alır. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski önemli ölçüde düşmektedir.
Gündüz içilemeyen sigaraların iftar sonrası ardı ardına içilmesi diğer büyük yanlışlardan biridir. Sigara içmemek en iyisi olmakla beraber, içilecekse de sigara adedini mümkün olduğunca az tutmak gerekmektedir.


basmalah_sparkling

Arama Motoru / Search